FLAŞ HABER:
Ana Sayfa 18.07.2025

Kocamın cenazesinden sonra oğlum beni ıssız bir yolda bırakıp, ‘Burada ineceksin’ dedi.

2 / 2

Cenaze töreninin ertesi sabahı kahve yaptım ve mutfak masasında bekledim. Sanki bir iş toplantısına gidiyorlarmış gibi şık giyinmiş bir şekilde aşağı indiler.

“Anne,” diye başladı Darren, kupasını özenle masaya bırakarak. “Konuşuyorduk. Sanırım işleri yoluna koymanın zamanı geldi. Miras, iş, ev.”

“Pratik,” diye devam etti. “Meyve bahçesini tek başına idare edemezsin. Ve ev… senin yaşındaki biri için fazla.”

Yaşım. Kelimeler odada ağırlaştı. Onlarca yıldır o ağaçları budamış, maaş bordrolarını tutmuş, traktör sürmüş ve gıda bankalarına kasalar dağıtmıştım.

Samantha, sesi bir satış konuşması gibi yumuşak bir tonla, “Rahat olmanızı istiyoruz,” diye ekledi. “İki saat güneyde Sunnyvale Estates adında harika bir emekli topluluğu var.”

Sonra Darren bir dosya çıkardı. “Babam geçen yıl bundan bahsetmişti,” dedi ve bir dizi belgeyi bana doğru uzattı. “Melissa ve benim devralmamızı istiyordu.”

Kağıda baktım. Darren’ın şirket antetli kağıdına basılmıştı. Richard’ın imzası vardı; son aylarındaki bir adam için fazla durağan, fazla kusursuzdu. “Bu aile avukatımızdan değil,” dedim.

Darren, “Bunu imzalarken aklı başındaydı” diye ısrar etti.

“İlgilenen bir müteahhit var,” dedi Samantha hemen. “Arazi için yedi milyon. İşimiz biter. Sana iyi bakılır.”

Bir müteahhit. Meyve bahçesini satmak istiyorlardı. Düzleştirmek. Ömür boyu sürecek hasadı beton ve çıkmaz sokaklarla değiştirmek istiyorlardı. “Babanın hayatının eserini satmaktan mı bahsediyorsun?” dedim sessizce.

“Anne, mantıklı ol,” diye yanıtladı Darren. “Meyve bahçesi sonsuza dek ayakta kalamaz.”

O zaman içimde bir şey yükseldi, yavaş, yakıcı bir öfke. İkisine, çocuklarıma baktım. “Bana vasiyeti göster.”

Sahte belgeyi tekrar öne doğru itti. Dokunmadım. “Yatmaya gidiyorum,” dedim. “Yarın konuşuruz.” Ama yarın bir konuşma olmayacağını biliyordum. Bir plan uyguluyorlardı.

Ertesi sabah, montlarını üzerlerinde taşıyarak kapının önünde bekliyorlardı. Yanlarında benimki değil, bir bavul duruyordu.

“Senin için birkaç temel eşya hazırladık,” dedi Samantha neşeyle. “Bugün seni Sunnyvale’e götürebileceğimizi düşündük. Sadece bakmak için.”

“Ben emeklilik topluluğuna gitmiyorum” dedim.

Darren saatine baktı. “Anne, mantıklı ol. Evrak işleri tamamlandı. Önümüzdeki hafta müteahhitlerle görüşmelerimiz devam ediyor. Burada kalamazsın.”

“Burası benim evim.”

“Hepsi bizim,” dedi kesin bir sesle. “Babam işi bize bıraktı. Artık bırakmanın zamanı geldi.”

Kavga çıkmaması için onlara ilacımı ve birkaç aile fotoğrafımı almam gerektiğini söyledim. Üst katta haplarımı topladım, ama aynı zamanda varlığından haberdar olmadıkları bir şeyi de. İlaç dolabındaki bir panelin arkasından pasaportumu ve doğum belgemi çıkardım. Richard’ın eski flanel gömleklerinin arkasına gizlenmiş yanmaz bir kutudan, evlenmeden önce kızlık soyadımla satın aldığım 20 dönümlük arazinin orijinal tapusunu aldım. Su hakları olan arazi. Gelecekteki herhangi bir gelişme için olmazsa olmaz arazi.

Aşağı indiğimde çantam daha ağırdı ama yüreğim daha hafifti. Yenildiğime inanmalarına izin verdim. Çiçek açmaya yeni başlayan tarlaların yanından geçtik. Fakat Darren, Sunnyvale’e giden otoyola girmek yerine ıssız bir köy yoluna saptı. Yirmi dakika sonra, boş bir tarlanın yanında durdu.

“Anne, burada ineceksin,” dedi, sanki kırmızı ışık anons ediyormuş gibi rahat bir tavırla.

Samantha’nın gülümsemesi soldu. “Darren, ne oldu?”

Resim

Setur trivagoo bursa kis trivago tatil uludag bungalov palandoken kar kis otel hotel 0331

Tema Tasarım | Osgaka.com